Velhasıl Çok Sertizdir.

30 Eylül 2008 Salı

Heartbeat

Çok şey değişti, çok şey güzelleşti, kalp ağırlığı hafifledi, nefes alma sorunu gözde büyümekten vazgeçti.

Bunların üzerine, tanrı ellerime Flobots'u getirdi.

"I can lead the nation with a microphone."

Sanırım aşık oldum.

Kan dolaşımım damarlarımı eskisi kadar çok patlatmıyor ama içimde mevcut bir Russel Crowe'umtrak canavar(R.C. Marco Polo) egemenliği süregelmekte.

Granit değilim ki sapasağlam olayım,
kırçıllı olayım,
siyah olayım.

Bir canavarsal hüküm sürüyorsa üzerimizde,
ne yapalım,
ne yapalım,
ne yapalım.

Bir molekülü atomlarına ayıralım.
Ayıralım.
Ayıralım.
Ayıralım.

20 Eylül 2008 Cumartesi

Son zamanların iki değişik güzelliği

*Mutsuzluğundan konuşurken mutlu hissedebilme durumunun kaynaklandığı kişi yahut kişi/ben kimyasal tepkimesi.
*Hiç anlamayanın hiç çözemeyenin varlığından yahut anlamayıp çözemeyişinden kaynaklanan mutsuzluk.
*Mutsuzluğundan konuşurken mutlu hissede...

döngüsü.



*If i could sleep forever,i could forget everything.
*I am awake, but you I am awake
And you are only dreaming
You’ll be ok and you will find some meaning
You will not break
Though you'll buckle with feelings
I am awake and you are only dreaming.


*Çelişkiliyiz.
*Yine çok yorgunuz.
*Keşke hepsi bitse yahut biz bitsek.
*Yahut gidemedim huzura bir gidebilsem, doğa, doğa doğa.

16 Eylül 2008 Salı

Bubblegun

*I was the girl with no high hopes
I was the girl who hang out with right hoes.
Because you broke me down, i said "Right on!"
You knew how to cuddle how to show off

You pulled the trigger, and you shut me down,
shut me down with a bubblegun.


-

*Durum şu ki, yüksek beklentileri ve insanların getirilerinden umudu kesme zamanı gelmiş de geçiyor.

Hiç kimse bana bundan daha fazlasını veremeyebilir.
Belki de o ağaca çok sert vurduğum için tüm meyvalar düştü,
yahut çürükleri düşürmek için vurmaya devam ettiğim süre içinde,
tazeler de çürüdü ve döküldü.

Bak,
bir zamanlar ben çok sevilen kadındım.

Artık öyle değil.
Artık başka.

Ya hep yanlış insanlar,
ya ben dingil mıknatısıyım,
ya da ben tamamen yanlışım.


*I used to have this strong feeling, that i was going to be loved forever, and ever.

Strange.

12 Eylül 2008 Cuma

Formülü artık biliyorum.

*Daha az iyi niyetli, iyi insanlara karşı bile.
*Neredeyse iyi niyet yoksunu.
*Daha fazla beyinli
*Daha bencil
*Daha hırslı
*Daha çalışkan
*Daha otoriter
*Daha sert

ol.

Welcome Ash Killroy, she's here!

10 Eylül 2008 Çarşamba

9 Eylül 2008 Salı

Gliserinli tabut temizleyicisi

*Işıkları açıyoruz, hepsi saklanıyor,
Işıkları kapıyoruz, etimize doluyorlar,

hamam böceği kılığında,
hamam böceği dayanıklılığında,
aynı istikrarda,
insanlar.

*Mutsuzluklarınız için daha geçerli sebepleriniz olmalı.
Büyüdüğünüzde bugünleri hatırlayacak,
ve suratıma bakmaktan utanacaksınız.

*19'unu yeni doldurdu çocuk,
15'ini bitirdi zihnen,
ve 14'üne yeni basmış kadar azgın.

*24'ünü bitirdi çocuk,
18'ini yaşıyor zihnen,
ve 9'undan gün almışçasına gamsız.

*37'ye dayandı çocuk,
16'sında fink atıyor zihnen,
ve Berlin Duvarı'ndan kopardığı parçalarla gurur duyuyor,

Seattle'da bir garajda lise arkadaşlarıyla yaptıkları kötü müzik gibi,

hep bir rockstar olmak istiyor.

*Herkes, herkes tarafından sevilmek istiyor.
*Herkes, ışıklar açıldığında yok oluyor.

*İşte aramızdaki bu fark yüzünden,
ben küfürlere açığım,
ve siz değilsiniz.

5 Eylül 2008 Cuma

Happy To Hang Around

*Saat 00:10, tarih 5 eylül,2008,

ve ben, "ben, sensiz.." ile başlayan cümleler kurmamak için zorluyorum kendimi.

*Bitti,bitti,bitti, hepsi geçti, hepsi geçti, sakin ol.
*Çocuk, çocuk yüreğimi çocuk yaşımda söküp çul çaput gibi paraladın.
*Çocuk, çocuk yüreğini çocuk yaşında söküp çul çaput gibi paraladın.

*Sen çok yaşa emi, çocuk!
*Sen çok yaşa!!!!


*Şarkılar da yetmiyor, şarkılar da yetmiyor ya bazen.
*Şarkılar yazıyorum, yazıyorum, söylüyorum, bitmiyor, bitmiyor içimdeki lanet.

*Kuruyor o bataklık yavaş yavaş,
çürüyor, dökülüyor,

yok oluyor, gidiyor parça parça koparak,

elbette azalıyor.

*Ama öyle şiddetli ki havada asılı kalan hissi,
öyle kuvvetli ki kokusu, baş döndürüyor.

*Artık doğum günlerinde kadeh kaldırıyorum,
vefat yıldönümlerinde öyle boş boş bakıyorum gökyüzüne.

*Dilim tutuluyor, 7haziranlarda söylediğim o umutlu sözler,
sana verdiğim sözler, göğe baka baka, sarhoş,

gelmiyor dilimin ucuna, gelemiyor be çocuk.

*Tonla şarkı var, odaklanmam gereken, hayatın akışını sağlamak için,

ama aklımda varsa yoksa bir melodi,
happy to hang around.


*"Sen, sensin!
Bir de gözlerin!
Kahverengi!
Derin!"



*Şerefine içiyorum.
*Şerefine yaşıyorum.

4 Eylül 2008 Perşembe

Laf aramızda..

*Bir şeyi hatırladım,

var oluşumun sizi değerli kıldığı kuruntusuna kapılmaktan vazgeçmelisiniz, çünkü asla ama asla tırnağım kadar bile etmeyeceksiniz.


Mutluluklar.

2 Eylül 2008 Salı

All manipulations are my work.

*Counting down for third september 2008,it's time to manipulate the pain.

*Çok hızlı geçiyor 1 yıl, ama bütün yıllar çok hızlı geçmiyor.
*4 yıl olmuş şunun şurasında.
*4 yıl nedir ki, elimin kiri.

*4 yıldır yoksun, benim sessizim, 4 yıldır bocalıyor bütün dünya.

*Ne tarafa dönelim yüzümüzü bilemedik.
*Ne tarafa eğik olsun, kaç derece, kaç dakika.

*4 yıl nedir ki, elimin kiri.
*Ellerim kirli.
*Ellerimde kan izi.

*"Kimse bilmez ne çektiğimi." *





*Charles Bukowski'den alıntı.

1 Eylül 2008 Pazartesi

Overlook this supposed crime

*We best keep this to ourselves and not tell any members of our inner posse
I wish I could tell the world cuz you're such a pretty thing when you're done up properly


*Merhaba, ağır sıçtım bu kez.
*Hoşçakal.