"I’ve sworn my love
I’ve been reborn my love
Don’t be forlorn my love
I’ve torn my heart
Do not mourn my depart
I’ve been reborn my love
I'm watching you
there's nothing they can do
now I'm reborn my love
Yeah, you must believe you’ll live on without me
I’m leaving all my love
I am awake
And you are only dreaming
You’ll be ok and you will find some meaning
You will not break
Though you'll buckle with feelings
I am awake and you are only dreaming
Don’t fear my friend
'Cause there is no real end
I’ve been reborn my love
I’m happy here
I have nothing to fear
I’m getting all the love, oh yeah
So shed a tear
For all the happy years
And just move on my love
I’ll ride this crowd
And when your time comes 'round
We’ll need all our love
I am awake
And you are only dreaming
You’ll be ok and you will find some meaning
You will not break
Though you'll buckle with feelings
I am awake and you are only dreaming"
*Zero 7- Dreaming
*Malumunuz format sonrası, zero7'ın myspace'teki şarkıları kaldırdığını zannettiğim an - göz yanılması- yıkıldığım an oldu. Akabinde şarkıları görmekle gelen rahatlık hiçbir şeyle değişilemez cinstendi.
Bir de 20 Şubat'ta aramıza Nauvelle Vague katılıyor. Gözleri şimdiden doluyor insanın, kalbi küçük bir serçe gibi, pıt pıt, atmak, pıt, heyecan, serçe, kuş..
Velhasıl Çok Sertizdir.
29 Ocak 2009 Perşembe
17 Ocak 2009 Cumartesi
"Ben bu işi biliyorum." derken neden haklıyım?
Çünkü önce Amy Winehouse,
sonra MSI,
sonra Shiny Toy Guns,
sonra Calvin Harris,
sonra New Young Pony Club,
sonra The Fratellis (with helps of onurcan ekiner),
sonra Von Bondies,
şimdi de The Pierces,
undergrounddan keşfedip de, kimselere koklatmadan uzun süre dinlediğim(iz), akabinde ister istemez yükselişlerine/şöhret basamaklarını üçer beşer tırmanışlarına şahit olduğum(uz) isimler.
Cnbc-e'de, dizilerin arkasına koyulacak şarkıları seçen adam, başarılı bir dinleyicisin, biliyoruz.
The Pierces isimli iki balerin kızkardeşten oluşan süper şirin grubun "Secret" isimli parçası Dexter'ın reklam müziği olma şerefine nail olmuştur.
Hepimize hayırlı uğurlu olsun.
*Dipnot 1: Bu kızların en şirin şarkısı hep "Kill Kill Kill" olacak.
*Dipnot 2: Grubu ilk bulduğumda myspace'teki fake profillerinden dinleyip, gerçek profillerinin o olduğunu zannederek ekleme talebi göndermem sonucunda,
grubun fake profilinin topfriends'ine -sanıyorum ki profile views hit'imden kaynaklı- lök diye oturmuş bulunuyorum, bu da hayatın bir cilvesi, komiklik.
öpüyorum gıdıklardan.
http://ashkillroy.blogspot.com/2008/03/ben-bu-ii-biliyorum.html
sonra MSI,
sonra Shiny Toy Guns,
sonra Calvin Harris,
sonra New Young Pony Club,
sonra The Fratellis (with helps of onurcan ekiner),
sonra Von Bondies,
şimdi de The Pierces,
undergrounddan keşfedip de, kimselere koklatmadan uzun süre dinlediğim(iz), akabinde ister istemez yükselişlerine/şöhret basamaklarını üçer beşer tırmanışlarına şahit olduğum(uz) isimler.
Cnbc-e'de, dizilerin arkasına koyulacak şarkıları seçen adam, başarılı bir dinleyicisin, biliyoruz.
The Pierces isimli iki balerin kızkardeşten oluşan süper şirin grubun "Secret" isimli parçası Dexter'ın reklam müziği olma şerefine nail olmuştur.
Hepimize hayırlı uğurlu olsun.
*Dipnot 1: Bu kızların en şirin şarkısı hep "Kill Kill Kill" olacak.
*Dipnot 2: Grubu ilk bulduğumda myspace'teki fake profillerinden dinleyip, gerçek profillerinin o olduğunu zannederek ekleme talebi göndermem sonucunda,
grubun fake profilinin topfriends'ine -sanıyorum ki profile views hit'imden kaynaklı- lök diye oturmuş bulunuyorum, bu da hayatın bir cilvesi, komiklik.
öpüyorum gıdıklardan.
http://ashkillroy.blogspot.com/2008/03/ben-bu-ii-biliyorum.html
Etiketler:
diggin-my-melodies,
music factory,
the killer raspberry
11 Ocak 2009 Pazar
So long and thanks for all the fish.
..even though I can't stand the smell,the look and the taste of'em,
it's ok to eat fish, cos they don't have any feelings.
it's ok to eat fish, cos they don't have any feelings.
Etiketler:
blues on sunday,
diggin-my-melodies,
me own me,
mumu fac.,
the killer raspberry
8 Ocak 2009 Perşembe
Red Alert
*Evime doğru yürürken küçük elleri ve pençemsi tırnaklarıyla sol ayak bileğime tutundu,
her adımımda havalandı,
her yere basışımda suratını çizmeme daha çok gömdü, pençeleri daha sıkı tutundu bileğime.
*Ne eğilip elime aldım, ne de ayağımı salladım düşürmeye çalışarak.
* "And I never stepped on the cracks 'cause I thought I'd hurt my mother" diyen adamı duydum, o adam "My heart is frozen still as i try to find the will to forget you somehow, cause i know you're somewhere out there right now." diyordu aslında tam da o sırada,
ben nasıl olup da onun söylediğinden bambaşka bir cümle duyduğumu düşünürken adam tizlere çıktı,
orkestra yükseldi,
ayağım takıldı,sendeledim.
Dönüp bir baktım ki,
yok, tırnak izleri bile kalmamış ayak bileğimde.
*Sokağımı gördüm, parkın içine doğru yürüyen sokak köpeğini,
yanlış park etmiş arabaları,
müzik-çalma-aletini kapatmak için cebimden çıkardım,
elim de çıktı onunla beraber,
pençemsi ellerime baktım, yaramaz çocuk elleri gibi, çarpık çurpuk,
"unladylike" tabir ettikleri başkalarının.
Hoşlanmadım ellerimden, bir kez daha;
hoşlanmadığım gibi bir çok şeyden.
Sert çıkışlarımla ve sivri dilli oluşumla nam salmış olmayı daha çok sevdim,
"çok iyi kızdır" cümlesini yafta gibi taşımaya nazaran.
Çirkin elli ve kırık burunlu,
keskin ve tortulu insan olmaktan hoşlanmadığım gibi,
bir haltı beceremeyenlerden hoşlanmadığım gibi,
benden daha şımarık olanlardan hoşlanmadığım gibi,
aptallardan ve olgunlaşamayanlardan hoşlanmadığım gibi,
ortamcılardan ve beyinsiz septiklerden hoşlanmadığım gibi,
yaptıklarımdan ve yapabileceklerimden hoşlanmadığım gibi,
renkli ışıklardan hoşlanmadığım gibi,
kapı zilinin çalışmamasından hoşlanmadım.
Apartmanın ilk üç basamağını atladım,
üçer üçer tırmandım,
evin kapısının açıldığı ana kadar ben,
sırtımdaki kambura kadar buz kesmiştim ve
sol ayak bileğimden kaynaklı bir "mental kırmızı alarm" veriyordum.
her adımımda havalandı,
her yere basışımda suratını çizmeme daha çok gömdü, pençeleri daha sıkı tutundu bileğime.
*Ne eğilip elime aldım, ne de ayağımı salladım düşürmeye çalışarak.
* "And I never stepped on the cracks 'cause I thought I'd hurt my mother" diyen adamı duydum, o adam "My heart is frozen still as i try to find the will to forget you somehow, cause i know you're somewhere out there right now." diyordu aslında tam da o sırada,
ben nasıl olup da onun söylediğinden bambaşka bir cümle duyduğumu düşünürken adam tizlere çıktı,
orkestra yükseldi,
ayağım takıldı,sendeledim.
Dönüp bir baktım ki,
yok, tırnak izleri bile kalmamış ayak bileğimde.
*Sokağımı gördüm, parkın içine doğru yürüyen sokak köpeğini,
yanlış park etmiş arabaları,
müzik-çalma-aletini kapatmak için cebimden çıkardım,
elim de çıktı onunla beraber,
pençemsi ellerime baktım, yaramaz çocuk elleri gibi, çarpık çurpuk,
"unladylike" tabir ettikleri başkalarının.
Hoşlanmadım ellerimden, bir kez daha;
hoşlanmadığım gibi bir çok şeyden.
Sert çıkışlarımla ve sivri dilli oluşumla nam salmış olmayı daha çok sevdim,
"çok iyi kızdır" cümlesini yafta gibi taşımaya nazaran.
Çirkin elli ve kırık burunlu,
keskin ve tortulu insan olmaktan hoşlanmadığım gibi,
bir haltı beceremeyenlerden hoşlanmadığım gibi,
benden daha şımarık olanlardan hoşlanmadığım gibi,
aptallardan ve olgunlaşamayanlardan hoşlanmadığım gibi,
ortamcılardan ve beyinsiz septiklerden hoşlanmadığım gibi,
yaptıklarımdan ve yapabileceklerimden hoşlanmadığım gibi,
renkli ışıklardan hoşlanmadığım gibi,
kapı zilinin çalışmamasından hoşlanmadım.
Apartmanın ilk üç basamağını atladım,
üçer üçer tırmandım,
evin kapısının açıldığı ana kadar ben,
sırtımdaki kambura kadar buz kesmiştim ve
sol ayak bileğimden kaynaklı bir "mental kırmızı alarm" veriyordum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)