Velhasıl Çok Sertizdir.

29 Nisan 2009 Çarşamba

gerizekalı

sarhoş mu olmak lazım
mideni delene dek içmek
kendinden utanacak kadar içmek
her içtiğinde
tuvalet aynalarına bakmamak için
başını önüne eğerek geçmek
kalabalık "bayanlar odası"ndan

hep üzülebileceğin bir
parmak payı bırakmak mı lazım bardakta
dudak payı bırakmak
dokunduğun
sevdiğin
cennet sandığın
tüm çirkinliklerde
bir öpmelik,
tek öpmelik bir dudak payı

kurnaz mı olmak lazım
içtenliksiz
kaçamak
daha güçlü olduğundan
daha çirkin
daha yıpratıcı
daha yıpranmaz

yenmiş gibi mi yapmak lazım
kazanmış gibi
alt etmiş gibi

"her ne boksa kazanılan,
hepsini
hep
ben
kazandım."

bak
bir bok kazanmamışım.

insan olmak
pisliğini
gurur duyarak
herkese gösterdikten sonra
en temiz
en onurlu
en vefakâr gibi

hep "gibi" yapmak
anlamına mı geliyor

ya da insan olmak
bütün lugâtlardan
bağımsız olmak
içinden akan
tüm iyilikleri paketleyip
renkli sözcükler ve
televizyonlarla
tanesi on kuruştan
pazara sürmek

başarılı olmak
anlamına mı geliyor

peki sarhoş olmak mı lazım
ne varsa önünde itebilmek için
sana "yapma" diyen
yapmak istediğin en içten şeyi
yoksa sarhoş olmak mı lazım
yalancıktan
"gibi" yaparak
evcilik oynarcasına
oyunmuşçasına
aptallıkmışçasına
sevmek için birini

utanmadan
öpemiyorsan
utanmadan
sevemiyorsan
dudak payı bırakmadan
kırık bırakmadan uçlarında
yenmiş gibi yapmadan
tutamıyorsan
elimi

ben ne kadar aptalım, tanrım,
tam bir gerizekalıyım
utanmazın tekiyim
pisliğin önde gideni
başarısız bir beyinsizim
mağlubum, yeniğim

ne kadar aptalım, tanrım,
utanmadan
arlanmadan
saklamadan
yenmeye kalkmadan
pazarlamadan
sevebiliyorum,

tam bir gerizekalıyım ben.

27 Nisan 2009 Pazartesi

Stalker

*Ben blogumun izlendiğini billahi bilmiyordum.
Blogun adresimin yayınlandığı birkaç yer var,onları da sadece arkadaşlarım görebiliyor nitekim.

Çok ilginçmiş, sürpriz oldu bana da.


O zaman burdan da söyleyeyim,

nolur gelip yüzüme de söyleyin,
çünkü klavye başından bak ben de giydiriyorum,
ammavelakin sonra ben sahneden de giydiriyorum,
tv'den de giydiriyorum,
ordan da burdan da giydiriyorum.

Kalabalığın arasına karışıp arkadaşının kulağına fısıldayarak laf sokmuyorum ben,
yanımdan yürüyüp geçtiğinde giydirdiğim kişi, burnu düşmüş bir moron gibi geçişini seyredip sonra arkadaşıma cool'luk olsun diye yüzümü ekşitmiyorum.

Oradaki en yerden yüksek lokasyona tırmanıp bağırıyorum ben suratınıza, "Ne kadar adamsın?" diyorum,
evet mesela en son söylediğim şey bu. Son zamanlarda kısa ve öz konuşuyorum.

Hehah,
tamam tamam affedin,
en "cool" sizsiniz,
en "aklı başında" siz,
en "komplekssiz" sizsiniz,
hem "dertsizsiniz" hem de "dert sizsiniz",

affedin, şaka yaptım,

klavye görünce gaza geliyorum işte ne yapalım,

rol modelim sizsiniz.

22 Nisan 2009 Çarşamba

mädchen

Ben aptal bir kız çocuğuyum;
bana iyi davrandığınızda iyi olduğunuza,
bana güzel sözler söylediğinizde içten olduğunuza,
bir şeyi yapacağınızı söylediğinizde onu gerçekten yapacağınıza

kolayca inanırım.

Çünkü ben kötü olmak istediğimde kötü davranırım,
çirkin şeyler hissediyorsam çirkin şeyler söylerim,
ve bir şeyi yapmayacaksam,
işimi halledebilmek için bile olsa,
onu yapacağım yalanını söylemem.

Öpmem, daha sonra görmek istemiyorsam,
Gülümsemem, selamlaşmak istemiyorsam,
"Tabi ki de gel." demem, gelmesini istemiyorsam,

ve sessiz kalmayı başaramıyorum ben,
aptal kız çocuklarına has o pervasız dürüstlükle,
açık açık söylüyorum içimden geleni,

o yüzden de sevilmiyorum pek,
o yüzden de sevemiyorum pek,
diğerlerini.

Aptal bir kız çocuğuyum ben,
parmakla göstererek kusurlarını söyleyebilirim insanların,
ve bana şeker ikram eden adamı,
fütursuzca sevebilirim.

Acımasızca vurabilirim hatalarını suratlarına insanların,
ve en sevdiğim şeyleri paylaşacak kadar alçakgönüllü olabilirim,

doğrusunun bu olduğunu zannederim, öyledir doğal hali insanın,

ve anlayamam bir türlü, aptallığımdan,
farklı davranış biçimlerini.

14 Nisan 2009 Salı

Buna istinaden

Geçen seferki "emo çığırışı"mızın hemen ardından vermek istediğim bir de arabesk mesaj mevcut,

"hepiniz mi yalansınız öeh."

bir de deliğanlı mesajı mevcut,

"teker teker gelin lan."

Parçalayasım var.
Dudaklarımı yoluyorum onun yerine,
bir de sigarayı günde 1 buçuk pakete terfi ettirdik, hayırlısı.

Sinir stres iyidir, bünyede bağışıklık yapar,
bünyeye yaratıcılık katar.

Çalıştırın aferin beni hep böyle.

10 Nisan 2009 Cuma

friendly.

"Hadi kalk gidiyoruz." diyecek,
bunu söylerken aynı zamanda içtenlikten başka hiç bir kıvılcım vermeyecek,

ve bunu söylediğinde,
beni gerçekten tutup götürecek

birilerinin olduğuna inanmayı,

şu an her şeyden çok istiyorum.


Daha az bencil, daha çok dostane..

"Does anybody hear me?"

9 Nisan 2009 Perşembe

still.

Die Fischlein, würden sie verkünden, sind bekanntlich stumm, aber sie schweigen in ganz verschiedenen Sprachen und können einander daher unmöglich verstehen.

(Wenn die Haifische Menschen wären - Bertolt Brecht)

1 Nisan 2009 Çarşamba

dehydrating.

*Namus dedi, kurudu dilim damağım.
Öyle büyük bir nefes aldım ki göğsümün taa içine,
ciğerim patlayacak sandılar,
itfaiye araçları, tanklar, ambulanslar,
etrafımı sardılar,

beklediler, beklediler, beklediler,
teslim oldum,
panik içindeki insanların ortasında kaldığım zaman
geriliyorum.

*Pençevari ellerimle yoldum dudaklarımın derilerini,
dilimi söktüm,
solunum borum geldi beraberinde,
attım önlerine,
imza mı da attım altına,

ifademi aldılar.

*Bir şey sormak istedim,
bin defa yalvararak,
tek bir ince soru yönelttim güzel yüzlerine,

"Kimsiniz ki karar vereceksiniz,
ciğerlerimin hacmine?"

Suratları asıldı,
renkleri bozlaştı,
üzüldüm.

*Bir şey söylemek istedim,
bin defa cezalandırılarak,
tek bir ince soru yönelttim kibar yüzlerine,

"Kimsiniz ki namus diyeceksiniz,
bana "siz" değil de "sen" diyeceksiniz,
"gel" diyeceksiniz, "öl" diyeceksiniz, "vur" diyeceksiniz,
"sus" diyeceksiniz?"


*Bir şamar patladı yüzümde,
gözlerim kararmış,
ciğerim infılak etmiş,

bir uyandım ki,
hepsini öldürmüşüm.